Avrupa’da çalışan tır şoförleri, sabit ve tatmin edici maaşlar, insanca çalışma saatleri ve devletin denetimi altında güvenli koşullarda görev yapıyor. Sabah 7, akşam 5 arası çalışanlar var; uzun yol yapanlarsa takograf sistemine sıkı sıkıya bağlı, molalarını düzenli veriyor, dinlenmelerini eksiksiz yapıyor. Çünkü orada sistem çalışıyor. Çünkü devlet, işverenin hata yapmasına izin vermiyor. Çünkü polis, cezayı sürücüye değil, onu kuralsızlığa zorlayan şirkete kesiyor.

Peki ya Türkiye?

Burada durum tam bir felaket. Uluslararası taşımacılık yapan tır şoförleri hâlâ “tur başı” ücretle çalıştırılıyor. Sabit maaş yok. Sigorta, asgari ücretten yatıyor. Ayda sadece iki tur atan bir sürücü, 2.300 Euro bürüt gelirle hem geçinmeye çalışıyor hem de yolda yemek, içmek, yaşamak zorunda kalıyor. Dinlenmeye zaman yok. Uyku lüks. Neden mi? Çünkü ne zaman yola çıkıp ne zaman para kazanacağı belirsiz. Vizesi mi bitti? Beklesin. Para mı lazım? Hızlı tur atsın. Ceza mı yedi? Şirket öder. Yeter ki sürücü bir an önce dönsün, bir tur daha atsın.

Ama bu sistem, insanı yavaş yavaş öldürüyor.

Geçtiğimiz bayram sabahı… Çok yakın bir meslektaşım… Aynı masada yemek yediğimiz, beraber kilometrelerce yol yaptığımız bir abi… Çek Cumhuriyeti’nde, bir tır parkında, kabininde kendini astı. Sessizce. Kimseye söylemeden. Bayram sabahı…

tırdahayat adlı blog sitesi için tır kabininde yorgun ve düşünceli bir sürücü adlı görsel
tırdahayat adlı blog sitesi için tırın yanında sinirli bir sürücü adlı görsel

Bu sadece bir örnek.

Yolda kalp krizi geçirip hayatını kaybeden, aşırı stres ve geçim derdiyle intihara sürüklenen onlarca meslektaşımız var. Neden? Çünkü bu sistem, sürücüyü sadece direksiyon başında para kazanabilen, susması gereken bir makinaya dönüştürdü. Hiç kimse bu insanların yaşadığı baskıyı, uykusuzluğu, kaygıyı umursamıyor.

Denetim yok. Cezalar yanlış kişiye. Şirketler kazanıyor, şoförler kaybediyor. Herkes biliyor ama kimse konuşmuyor.

Biz konuşacağız.

Bu blogda, bu düzene boyun eğmeyenlerin sesi olacağız. Türkiye’deki tır şoförlüğü sisteminin Avrupa’daki standartlarla neden kıyaslanamayacak kadar geride olduğunu belgeleriyle, yaşanmışlıklarla anlatacağız.

Çünkü artık susma vakti değil.

Bu sadece bir yazı değil. Bu, ilk kurşun.


“Tır Kabininde Sessiz Bir İsyan: Bu Sistem Böyle Gitmez” için 4 yanıt

  1. Metin turan Akdeniz avatarı
    Metin turan Akdeniz

    Aynen öyle

    1. ramazan uzun avatarı

      Yorumunuz için çok teşekkür ederim. Yazdıklarıma katıldığınızı görmek beni mutlu etti. Bu yolda yalnız olmadığımızı bilmek güç veriyor. Siz de benzer şeyler yaşadıysanız, deneyimlerinizi paylaşmanız beni ve diğer okuyucuları çok sevindirir. Tekrar görüşmek dileğiyle, yolda kalın.

  2. Emre şahin avatarı
    Emre şahin

    Merhaba artık bu işi belirli bir standartta tutmaları gerekiyor maaş sistemine geçilip şoföründe bir insan olduğunu hatırlamaları gerekiyor

    Şayet bu zulme demirden makinalar dayanmıyor

    Saygılarımla

    1. ramazan uzun avatarı

      Emre Bey, değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim.

      Şoförlük mesleğinin bir standarda kavuşması gerektiği konusunda sizinle tamamen hemfikirim. Bu işi yapan insanların da birer birey olduğunu, yeri geldiğinde demirden daha güçlü ama aynı zamanda kırılabilir olduğunu unutmamak gerekiyor.

      Bu platformu kurma amacım da tam olarak bu sesleri duyurmak. Katkınız benim için çok kıymetli.

      Saygılarımla,
      Ramazan Uzun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir